Borçlar Hukuku Nedir?
Borçlar Hukuku Nedir?
Kişiler arasında borç doğuran bir bağ olarak ortaya çıkan borç ilişkisini ve bu ilişkinin düzenlenmesi işlevi gören hukuk kurallarını inceleme konusu edinen hukuk alanına borçlar hukuku denilmektedir. Günlük yaşamda hukuken önemli pek çok ilişki kurulur. Üretmek, tüketmek ya da yok etmek veya gündelik gereksinimleri karşılamak, kısaca yaşamak için her an borçlandırıcı ilişkileri kurar ya da ortadan kaldırırız. Borçlanır, borçlarımızı ifa ederiz. Şu halde, borçlar hukuku, konusu bakımından, içeriği değişik hususlarla doldurulabilecek tek bir model olan borç ilişkilerini ele almaktadır. Borç ilişkisinin hukuksal işlem, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve vekâletsiz işgörme olmak üzere dört kaynağı, bunlardan doğan alacak hakkı ve bu hakkın aralarındaki bağla doğduğu borçlusu ve alacaklısı bulunmaktadır.
Borçlar Hukukunun Yeri
Borçlar hukuku, özel hukukun temel alanı olan medenî hukukun malvarlığı ile ilgili olan dallarından biridir. Gerçekten, borçlar hukuku, ortak noktaları malvarlıksal hakların incelenmesi olan medenî hukukun miras hukuku ve eşya hukuku alanlarıyla birlikte “malvarlığı hukuku” ya da “malvarlığını ilgilendiren hukuk” olarak adlandırılan bir alanın parçasıdır.
Yapısı, yasama aşamasında farklı tarihlerde ele alınmış ve kabul edilmiş olmaları ve farklı numaralara sahip olmaları Borçlar Kanunu ile Medenî Kanun arasında ayrılık ve böylelikle bağımsızlık hissi verir. Oysa, bu iki kanun arasında görünüşte, şeklen farklılık var ise de, öz olarak bunlar birbirinden ayrılamaz; birbirinden bağımsızlıklarından söz edilemez. “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” diyen MK 5 nci maddesiyle; “Bu Kanun, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Beşinci Kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır.” diyen Türk Borçlar Kanunu birlikte okunduğunda, her iki kanun arasında açıkça tam bir bağımlılık ilişkisi olduğu ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı, MK’ndaki hukukun uygulanması (m. 1), dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı (m. 2) başta olmak üzere kişinin ehliyetine (m. 8-16), evlilikte birliğin temsili (m. 188 vd.) ya da korunması (m. 195 vd.) çerçevesinde eşlerin sınırlanmasına ilişkin kurallar borç ilişkilerinde de uygulama alanı bulur. Bunun gibi, borçların doğumuna, ifasına, ifa edilmemesine bağlanan hüküm ve sonuçlara ilişkin Borçlar Kanunu hükümleri de medenî hukuk ilişkilerinde uygulanır.
Ticaret hukuku da, nitelikli borçlar hukukudur. Ancak ticaret hukukunun inceleme alanı borçlar hukukundan birçok bakımdan farklıdır. Belirtilmelidir ki, ticaret hukukunun ilgi alanına giren uyuşmazlıklar için çözümlerin aranacağı temel kaynak 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK)’dur.
Kaynakları
Kaynak sözcüğü, bir uyuşmazlık karşısında yargıcın, bu uyuşmazlık için hukuksal çözümü arayacağı yerin nerede bulunduğu sorusunun yanıtını verir. Borçlar hukukunun yazılı ve yazılı olmayan çeşitli kaynakları vardır. Yazılı kaynaklar denilince hemen Anayasa, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler (KHK), tüzükler ve yönetmelikler akla gelmelidir. MK 1/I’e göre, bir hukuksal uyuşmazlıkta yargıcın çözümü arayacağı birincil (ilk sıradaki) kaynak yazılı kaynak olup, yargıç için bağlayıcıdır. Yazılı kaynaklar içerisinde borçlar hukukunun temel kaynağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’dur.
Yazılı kaynaklar arasında ayrıca Türk Medenî Kanunu (MK), Türk Ticaret Kanunu (TTK), İş Kanunu (İşK), Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun (FaizK), Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) sayılabilir. Borçlar hukukunun yazılı olmayan, kaynakları ise, örf ve âdet hukuku kuralları ile bilimsel görüşler ve yargı kararlarından ibarettir. Örf âdet hukuku kuralları, yazılı hukukta kural bulunmayan hallerde başvurulabilecek ikincil bir kaynaktır (MK 1/II, 1. yarı cüm.). Yargıcın hukuk yaratması da diğer bir kaynaktır. Yargıç, önündeki uyuşmazlığın çözümünü veren yazılı ya da yazısız herhangi bir kural bulamadıysa kendisi “yasa koyucu imiş gibi” davranarak somut uyuşmazlığın çözümünü veren bir kural koyar (MK 1/II, 2. yarı cüm.).
Yargıç, anılan kaynakları değerlendirir, bunlara dayanarak uygulama yaparken, bağlayıcılığı bulunmayan yardımcı kaynaklar olan bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır. Yalnız yargı kararları içerisinde İçtihadı Birleştirme Kararları (İBK) yargıç için bağlayıcı niteliktedir (Yargıtay K. 45/V). Borçlar hukukunun diğer bir kaynağı da hukuksal işlemlerdir. Bu, yargıcın önündeki bir hukuksal uyuşmazlıkta, o uyuşmazlığın çözümünü, bizatihi hukuksal işlemi oluşturan irade açıklamasından çıkartma yetki ve görevi bulunduğu anlamına gelmektedir. Hukuksal işlem çoğu zaman bir sözleşme olur ve yargıç da çözümü sözleşmenin içerdiği tüm iradeleri, yani tarafların anlaşma noktalarını araştırmakla görevli ve yetkilidir. Şu halde, yargıcın çözüm ararken başvuracağı kaynaklar bağlayıcılık sırasıyla şöyle ifade edilebilir: – Emredici yazılı hukuk kuralları, – İçtihadı birleştirme kararları, – Taraf iradesi (anlaşma ya da sözleşme), – Diğer yazılı hukuk kuralları, – Yazılı olmayan hukuk kuralları. – Yargıcın hukuk yaratması.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) genel olarak aşağıdaki başlıkları düzenlemektedir.
1-) Borç İlişkisinin Kaynakları
Bu bölümde genel olarak borç ilişkisinin hangi durumlarda doğduğu ve hangi sonuçlar ortaya çıkardığı gibi yasal müeyyideye tabi konular düzenlenmiştir.
a) Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Yazılı veya yazısız bir sözleşme ile taraflar birbirlerine karşı sözleşmeden doğan edimlerini (yapılması/verilmesi/yapılmaması gereken) yerine getirme borcu altına girerler. Her bir tarafın borcu karşı taraf için alacak hakkı doğurur.
b) Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
Bu bölümde ise başka bir kişi tarafından hakaret, müessir fiil, yaralama v.b. gibi haksız eylemlere maruz kalan kişinin bu haksız eylemler nedeniyle uğramış olduğu maddi-manevi zararlarının tazminini/karşılanmasını istemesi ile ilgili yasal düzenlemeler mevcuttur.
c) Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Bu bölümde ise bir kişinin malvarlığında meydana gelen bir eksilmenin bir başkasının malvarlığını sebepsiz olarak arttırması nedeniyle oluşan ihtilafların çözümüne ilişkin yasal düzenlemeler mevcuttur. Bu konu ile ilgili açılacak davalar ve tabi olunan süreler kanunda ve sair mevzuatta ayrıntılı düzenlenmiştir.
2) Borçların İfası ve Sonuçları
Bu bölümde borç konusu olan edimlerin hangi tür sözleşmede hangi tür borçta nasıl yerine getirileceği ve ifanın (borcu yerine getirmenin) hangi durumlarda geçerli olacağı hangi durumlarda geçerli olamayacağına ve borçtan kurtulma ile ilgili yasal düzenlemeler mevcuttur
3) Borç İlişkisinin Üçüncü Kişilere Etkisi
Bu bölümde iki kişi arasında meydana gelen borç ilişkisine üçüncü bir kişinin yasal olarak katılabilmesi, taraflardan birinin hakkını üçüncü kişinin kullanabilmesi, alacaklının haklarına halef olma v.b. yasal düzenlemeler mevcuttur.
4) Borçların ve Borç İlişkisinin Sona Ermesi
Bu bölümde borç ilişkisinin ödeme, ibra, takas, ifa imkansızlığı, feragat gibi nedenlerle sona ermesi ve bu sona ermenin taraflar açısından doğurduğu sonuçlar düzenlenmiştir.
5) Zamanaşımı
Borçlar Kanunu’na göre aksi öngörülmedikçe genel zamanaşimi süresi 10 yildir. Ancak bununla birlikte unutmamak gerekir ki başta 5 yillik zamanaşimi olmak üzere birçok konuda düzenlenmiş ayrı zamanaşımı süreleri de mevcuttur. Ayrıca bu bölümde zamanaşımının başlangıcı, süre hesabı, zamanaşımının durması, kesilmesi gibi konular da yasal olarak düzenlenmiştir.
6) Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri
İki kişi arasında meydana gelen borç ilişkisinin iradi veya kanuni olarak bir üçüncü kişiye devri konusu genel olarak düzenlenmiştir. Borç ilişkisinin devri, (Borcun nakli/üstlenilmesi) Alacak ilişkisinin devri, (Alacağın temliki/devri), Malvarlığı devri, işletmenin devri v.b. konuların yasal olarak hangi şartlarla gerçekleştirilebileceği ve sonuçları ile ilgili konular ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
7) Özel Borç İlişkileri
Bu bölümde; – Satım Sözleşmesi, – Mal Değişim Sözleşmesi (Trampa), – Bağışlama Sözleşmesi, – Kira Sözleşmesi, – Karz Sözleşmesi, – Ariyet Sözleşmesi, – Eser Sözleşmesi, – Vekalet Sözleşmesi, – Kefalet Sözleşmesi, Düzenlenmiş olup, sözleşmelerin tanımı, şekli, geçerlilik koşulları, edimlerin yerine getirilmesi özel ve/veya yasal birtakım şartlara bağlı olan borç ilişkilerinden bahsedilmiştir.
8) Temsil
Bu bölümde bir şahsın başka bir şahıs ad ve hesabına ne tür hukuki işlemler gerçekleştirebileceği, temsiliyet ilişkisinin nasıl kurulduğu ve nasıl ortadan kaldırılabileceği, temsil ilişkisinin üçüncü kişilere etkisi v.b. konular yasal olarak düzenlenmiştir.
9) Adi Ortaklık Sözleşmesi
Ortaklıklar Hukuku esasen Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olmakla iki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek ortak bir iş gerçekleştirmesine günlük hayatta sık rastlandığından bu konu genel itibariyle Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şöyle ki; Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır. Ayrıca bu bölümde adi ortaklığın başlangıcı, hükümleri, ortakların birbirlerine karşı sorumlulukları v.b. durumlar yasal olarak düzenlenmiştir.
Borçlar hukuku, bir özel hukuk dalıdır ve eşitler arasında meydana gelen ve borç ilişkisi adı verilen hukuki ilişkilerin incelendiği bir disiplindir. Borçlar Kanunu özel hukukta borçlar hukukuna kaynaklık eder ve borçlar hukuku alanına giren borç ilişkilerini düzenleyen bir kanundur. Borç ilişkisi kavramı, özel hukuk açısından tanımlandığında, alacaklı ve borçlu adı verilen iki taraf arasında meydana gelen ve borçlu olan tarafın alacaklıya karşı belli bir davranış biçiminde (edimde) bulunmakla yükümlü olduğu, alacaklının da borçludan bu davranış biçiminin yerine getirilmesini isteyebileceği (ifayı talep edebileceği) hukuki bir bağdır.
Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku karşılaştırması
Borçlar Hukuku tüm herkesi (tüm vatandaşları) ve istisnai olarak Esnafları ilgilendirir. Ticaret Hukuku ise -istisnalar hariç- Tacirleri (mesleği ticaret olanları) ve Ticari işletmeleri ilgilendirir.
a. Borçlar Kanununda “Şekil Serbestisi” ilkesi geçerlidir; Hukuki İşlem çizilen sınırlar içinde istenilen biçimde yapılır. Seçme hakkı vardır. (Borçlar Kanununda benimsenen ilkedir.) Örneğin: İstenildiği biçimde borç verilebilir; Sözlü, Şahitle, Basit Yazılı, Senetle, Noterde…
b. Ticaret Kanununda “Şekil Şartları” ilkesi geçerlidir; Hukuki İşlem yalnızca hukukun belirlediği tek bir biçimde yapılabilir. Seçme hakkı yoktur. (Ticaret Kanunundaki ilkedir.) Örneğin: Evler yalnızca Tapu Dairesinde, Motorlu Taşıtlar ise Noterde satılabilir. Başka bir yerde yapılan işlem kesinlikle geçersizdir.
Borçlar Hukuku Esnaf Esnaf İşletmesi Adi İş
Ticaret Hukuku Tacir Ticari İşletme Ticari İş
Borcun unsurları
Borcun unsurları
Borç: Borçlar kanununa göre yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüktür. Para ödeme, bir şeyi verme (teslim etme), bir şey yapma hatta bir şeyi yapmama şeklinde olabilir.
- Edim: Borcun konusu olan her şeydir. Ekonomik bir değer taşıyabileceği gibi taşımayabilir de.
- Borçlu: Edimi yerine getirmekle yükümlü olan taraftır. (Veresiye işlem tarafı)
- Alacaklı: Edimin yerine getirilmesini isteme hakkına sahip olan taraftır. (Alasıya işlem tarafı)
- Talep: Borcun ödenmesinin istenmesidir.
- İfa: (Yerine getirme) Edimin yerine getirilmesidir. Usulüne uygun ve eksiksiz ifa ile borç sona erer. Ancak bazı durumlarda borç sona erse bile “Borç İlişkisi” devam edebilir. Ör: Kira ödemeleri.
- Eksik Borç: Talep unsuru eksiktir. İfa edilmeyebilir. Ör: Zamanaşımına uğramış borç.
Borç İlişkisinin Kurulması
Zannedildiğinin aksine Borç İlişkileri çoğu zaman çift taraflıdır. Yani her iki tarafa da sorumluluk yükler. Ör: Müşterinin borcu parayı ödemek, Terzinin borcu ise elbiseyi dikmektir. Yalnızca para borçları tek taraflıdır. Ör: Bir arkadaşına geri ödenmek üzere borç para vermek.
- İcap (Öneri): Borç ilişkisi kurma önerisidir. Hangi tarafın yaptığı önemli değildir. Ör: “Bana borç verir misin?” cümlesi bir icaptır. “Eğer istersen sana borç verebilirim” cümlesi de icaptır.
- Kabul: İcaba verilen olumlu yanıttır. Böylece borç ilişkisi kurulmuş olur. (Red: Olumsuz yanıt)
Not: İcap ve Kabul sözlü veya yazılı hatta telefon, mektup, e-mail, kurye gibi bir araçla iletilebilir.